Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 9°C
Açık
Afyon
9°C
Açık
Pts 9°C
Sal 7°C
Çar 7°C
Per 9°C

BÖYLE OLMAMALIYDI

BÖYLE OLMAMALIYDI
7 Ocak 2025 19:19
41
A+
A-

İyi bir ebeveyn olmak sanılanın aksine bu kadar zor olmamalı. Bu işi gerçekten başaracağına emin olmadan sırtlanılmamalı bu kadar sorumluluk. Anne babaların cezalarını geleceğin anne babaları çekmemeli.

İyi bir ebeveyn olmaktan bahsediyorduk az önce sevdiğim biriyle. Sanırım bu konuyla ilgili içimde hâlâ bir yara var. İşin kötü tarafı o, bu yarayı görebiliyor. Ben var demesemde var olduğunu biliyor. 

Böyle olmamalıydı. Müdahale edemeyeceğim şeyler için üzülmeyi bıraktığımı biliyorum ama ya öyle değilse? Ya sadece halının altına süpürdüysem? Bu beni korkutuyor. Farkında olduğum bir şey bana zarar vermemeli.

Düşüncelerimin üzerini kirli bir masayı örter gibi örttüm çoğu zaman. Sandım ki temiz bir örtü serersem masanın kiri gözükmez. Sonraları fark ettim masanın kirinin örtüye de bulaştığını. Belki de bazı zamanlar sebepsiz yere boğuluyor gibi hissetmemin sebebi budur. İlkel bir bedenin içine hapsolmuş çürümüş bir ruhtan bu kadar. En basit dizede bile yokum. Kuyruğu sıkışmış bir sıçan kadar çaresiz, içi umut dolu bir şeker kabı kadar boşum. Düşüncelerimde özgür sanıyorken kendimi, arayıp da bulamadığım sevginin içinde mahkumum. Böyle olmamalıydı.

Krallar, padişahlar, dükler, prensler… Tarihin en önemli adamları mıydı bunlar sahiden? Hepsi birer babaydı neticesinde. Peki sizce kaç tanesi kusursuz bir babaydı? Derine inildiğinde, her baba Orta Çağ’da ki gibi cani miydi? Canilik sadece işkence edip adam öldürmek midir? Günümüzün cani babaları asıp kesmek yerine sorumsuz davranarak, değersiz hissettirerek, sevgiden mahrum bırakarak, döverek, yalan söyleyerek ve hırsızlık yaparak canilik ediyor.

Sorun her zaman baba figürüydü. Onu olduğu gibi kabul etmek bir balığa sushi yapmayı öğretmekten daha zor. Başkalarının sevgisine muhtaç olmak demek hayatta hep eksik olmak demektir. Bırakın bu güçlü insan ayaklarını. Biz güçlü falan değiliz, olmak zorunda da değiliz. Ben güçsüz olmak ve bir limanda sığınmak istiyorum. Belki dünyanın en huzurlu yerine demir atmışımdır. Güçsüz olup o limana sığınmazsam bunu asla bilemem. Zaten acıyan bir yer daha çok acıtamaz. Acıyla başa çıkmayı öğrenmiş birine bildiklerini kolay kolay unutturamazsın. Güçlü olmaktansa korkusuz olmayı yeğlerim. Belki biraz da deli…

Zincirleme bir günahtan kurtulmakla başlayacağım. Denizin sesi uzaktan gelse de yakında bir liman görüneceği kesin. Korkunun bende bıraktığı izleri aldırmıyorum. Savaş açılan bu cephede kazanmayı umud etmiyorum. Görmeyen gözlerimle nişan alsam da hedefi kaçırmayacağıma eminim. Tek bir toz zerresi dahi düşse önüme titremez elim. Öte yandan küçük bir tebessüme tav olur giderim.

Kahramanlar her zaman vardır. Belki de sen kahramanınla henüz tanışmamışsındır. Kahramanlar her zaman aynı görünmeyebilir ama bunu hissedersin. Onun yanında durmadan gözlerini kapatmak ve uykuya dalmak istersin. Bilirsin ki uyku,  bir insanın en savunmasız anıdır. Kahramanlar güvenilirdir. Seni saran kocaman yürekleri vardır. Ve kahramanlar her zaman babalar olmak zorunda değildir. Kahramanını henüz bulamamış bir ruha sahip olmak da bir seçenek olmamalıydı. Böyle olmamalıydı.

“Hayatı seçimlerin belirler evlat. Peki sen ne istiyorsun?” Demişti bir ihtiyar. Kimse bana seçemediğim şeylerden bahsetmemişti. Hiçbir yöne gitmeyen bir treni nasıl durdurabilirim ki? Sorun trenin hareket ediyor olması mı gerçekten? Trenin raylar üzerindeki durumunu kabul etsem bile vagonsuz bir trene binemem. Bu trenin makinisti ben değilim. Hoş, kaldı ki makinistle de aram pek iyi değil.

Gökyüzü ağlarken bulutlara bağırıp sesini kesmesini söylemek saçma olurdu. Onun yerine bulutun ağlamasına izin verdim. Gözyaşlarının beni ıslatmasından hoşlanmadığımı biliyorum. Kendime sağlam bir şemsiye aldım.

Hayallerimi bir tabloya resmeder gibi hissetmek istiyorum. Her geçen yıl kaybolan silik ruhlar olmak değil de tablolarda yaşayan ebedi renkler olmak istiyorum. Yirmi dört yıldır savrulan bu ruhu azad etmek istiyorum.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.