Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 17°C
Açık
Afyon
17°C
Açık
Sal 17°C
Çar 16°C
Per 17°C
Cum 19°C

KARMAŞANIN İÇİNDE KÜÇÜK BİR AN

KARMAŞANIN İÇİNDE KÜÇÜK BİR AN
10 Temmuz 2025 12:20 | Son Güncellenme: 14 Temmuz 2025 15:29
348
A+
A-

Kadın, hissettiği ağır ama mânalı duygularla, yavaş yavaş İstanbul sokaklarında ilerliyordu. İnsan kalabalığı, sarı ışıklar ve akşam ezanının hüznü, şehrin üzerine örtü gibi serilirken; o yalnızca bir anlığına göz bebeklerine hapsolan görüntülerle yetiniyor, ardından yeniden içindeki sessizliğe gömülüyordu.

 

Bugün yine bir cuma, yine bir iş çıkışıydı. Ve o, yine eve değil, özüne doğru yürüyordu.

İçinde uzun zamandır patlamaya yüz tutmuş bir volkan gibi bastırdığı duygular vardı. Günler, yıllara dönüşüyor; yıllar, içindeki boşluğu daha da büyütüyordu. Her geçen an, elinden kayıp gidenleri durduramamış olmanın yüküyle ağırlaşıyordu. Sanki hayatında çıktığı tüm maçları kaybetmiş biri gibi davranıyordu kendine.

 

Tam da o anda, gözü kaldırım taşlarının arasında inatla savaşarak yaşamaya çalışan, pisliğin içinden sıyrılmış küçük bir papatyaya takıldı.

İstemsizce adımları yavaşladı. Zaman onun için durdu. Genç kadın bir anda bulunduğu yerden sıyrılmış gibi hissetti; sanki dünyadan değil de, içinden uzaklaşıyordu.

 

O an, güzeller güzeli İstanbul’un gürültüsü bile çekildi kulaklarından.

Gözlerinin önünde beliren görüntü, yıllardır içinde taşıdığı bir hayalin ta kendisiydi: Kâbe.

Uğruna aylardır biriktirdiği paranın, ettiği duaların ve iç çekişlerinin yöneldiği o mukaddes yer… Şimdi gözlerinin önündeydi.

 

Evet, şimdiye dek verdiği savaşların çoğunu kaybetmiş olabilirdi. Defalarca yanlış yapmış, defalarca kendinden kaçmış olabilirdi.

Ama yine de… hâlâ içinde yanmakta olan o kor onu terk etmemişti.

 

Kâbe’nin huzur veren görüntüsü, gözlerinden yavaşça silinirken, yerini tekrar kaldırım taşları arasındaki o bembeyaz papatya aldı.

Etrafta onu merakla gözleyen birkaç esnaf dışında kimse genç kadının farkında bile değildi.

Ama o, içten içe değişmişti.

Yavaşça doğruldu.

Ve yürümeye kaldığı yerden devam etti—ama bu kez daha sakin, daha ferah, daha farkında bir şekilde.

 

O an, zihninde yankılanan bir cümleyle irkildi.

Şiir defterine yazacak kadar güzel bir söz düşmüştü kalbine:

“Bazen en büyük secde, kaldırım taşlarının arasında fark edilen bir papatyadır.”

ETİKETLER: , , ,
Aynı gökyüzünün altındaydık ya! Aynı havayı soluyup nasıl bu kadar birbirimize hasret kaldık? Yüreğimdeki ince sızıları nasıl solumadın?
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.